Ey Kardeşim!

Umreyi önce özle. Aşkını her fırsatta göster. Arzu et ve iste. Gündeminden hiç düşürme. Sonra hayat plan ve programına koy. Rüyalarına girsin. Niyet et. Ne zaman gideceğine karar ver. Sakın umreyi basite alma. Hiçbir hazırlık yapmaksızın (özlem, niyet, kararlılık) nasipse gideriz, daha yaşımız genç gibi alay içeren davranış ve sözlerde bulunma. Bil ki, planlanan şeyler değerlidir.

Ey Kardeşim!

Umrenin fıkhi tartışmalarına girme. Yani; sünnettir, önce farzı (Haccı ) yapalım. Gitmesek de olur gibi kısır döngü içerisinde bulunma. Unutma ki, Kabe (beytullah) Allah’ın (cc) evidir. Mescidi nebevi de Peygamber efendimizin (sav) evidir. Allah’a (cc) ve Peygamberine (sav) misafir olmanın farz-sünnet hükmü tartışılmaz. Sen Allah ve Resulüne misafir olmak istemez misin? Öyleyse onlara konuk olmaktan daha onurlu ve daha şerefli bir şey olmadığını bilinçaltına koy. Ve sen misafir olmaya bak. İlahi ikramdan istifade et.

Ey Kardeşim!

Kâbe’yi ve Mescid-i nebevi’yi görmek ve ziyaret etmek bir Müslüman’ın olmazsa olmazlarındandır. Allah (cc) “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak, insanlar için kurulan ilk ev Kabedir.” (Ali-İmran/96) buyurmaktadır. Öyleyse sen bereket ve hidayet merkezinde bulun. Peygamberimiz (sav) “Beni (hayatımda ve hayatımdan sonra) Allah rızasını niyet ederek, ziyaret eden kimseye kıyamet günü şahit ve şefaatçi olurum” buyurmuşlardır. Kendine peygamberimiz şahit ve şefaatçi olsun.

Ey Kardeşim!

Rütbesi, modeli ve cebi olmayan ihramı giymenin bir tercih olduğunun farkında olmalısın. İhram; hayatın her aşamasında Allah(cc) ve Resulünün (sav) helal kıldığını helal ve haram kıldığını haram kabul etmenin adıdır. Kâbe de üzerinde gözle görünen ihram var ama sen hayatın boyunca ihramlı olduğunu unutma. Sen ihramlı bir hayatı tercih et. Mevki ve makamın, paranın yönlendirdiği yaşamı değil.

Ey Kardeşim!

Kâbe’yi gördüğünde dua et ve bu duanın makbul olduğunu hatırla. Sonra cennet içimi zemzem iç. Zemzem içerken yapacağın duanın kabul edileceğini bil ve ona göre yine dua et. Hacerül-esvede (cennet taşına) var, onu selamla. Geldiğini söyle ve rahmet kapısını tıklat. “Kim o” diye ses duyarsan sakın “ben” deme. Çünkü sen ihram giyerek; paranı, rütbeni ve elbiselerini çıkararak onların sana verdiği “ben” kimliğini geride bıraktın. Rivayete göre “Mecnun Leyla’yı evinde ziyarete gelir. Kapıyı döver. Leyla “kim o der.” Mecnun “benim der” kapı açılmaz. Mecnun bu işe bir anlam veremez ama çaresiz geri döner gider. Bir müddet sonra (gün/ay) tekrar gelir. Leyla’nın kapısını çalar. Leyla “kim o der.” Mecnun “ben” diye cevap verir kapı yine açılmaz. Mecnun çaresiz yine döner gider. Bir müddet (gün/ay) sonra yine gelir. Leyla’nın kapısını tıklatır. Leyla “kim o” diye seslenir. Mecnun “sen“ diye cevap verir. Ve kapı sonuna kadar açılır. Şimdi sen sakın gaflet içerisinde olma! Rahmet kapısını tıklattığında “kim o” derlerse, “Allah’ın kulu” diye cevap ver.

Ey Kardeşim!

Mekke-i Mükerreme de; Kabe’nin, zemzemin, tavafın ve sayın haricinde başka şeyler seni meşgul etmesin. Sakın Kâbe ile başka yapıtları karşılaştırma. Mekke-i Mükerreme de; En büyük bina Kâbe’dir! En uzun bina Kâbe’dir! En tarihi bina Kâbe’dir! En modern bina Kâbe’dir! En sevimli bina Kâbe’dir! En çok ziyaret edilecek ev Kâbe’dir! En çok bakılacak yapı Kâbe’dir! Bakınca gözyaşı dökülecek ev Kâbe’dir! Bakınca tebessüm edilecek ve ümitlenilecek bina Kâbe’dir! En çok misafir kabul eden ev Kâbe’dir! Sen Kâbe ile huzur bul ve kalbin mutmain olsun. Otellere ve çarşı pazara değil Kâbe’ye misafir olmak için geldiğini unutma.